
Dağlanan yüreğini ortaya sermiş biçare dağlı, aşamamış eşiği… Eğrikten dolanmış öte yüze, dağları delmek ister ama ne fayda… Kalıvermiş naçar… ‘Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz’dı hani, niye anar ki şimdi ‘Özlemek de yenilmektir’ diyeni…
Kapısında bekleyen yavuz it, ittirmek ister çıkmaza… Koparıp bir tutar dalını, çekiverir kendine bu anarşi… Sen nelere kadirsin öylece… Neyleyecek şimdi hasretlik çeken, koyağında güz, koynunda ala kış semirirken…
Yüz çukurunda gizli bir ahenk var öteden beri sarılıp sakındığı… Göstergesi sabit kalmış olmalı ki, burnunun diki hep ona işaret eder… Tik takında sarmalar acı tütün benliğini… İçse neye yarar ki, sövse neye… Kahrından hapseder candan öteyi… Hasretinden örkü de bukağısı da yol yol eder ırağı… Zincirsiz prangalar set olur coşkun hayale, ipsiz ne yapar şimdi…
Özledim… Bir tek buna sığınır sancıyla… Keşmekeşte yalpalayıp göçe de ayak uyduramaz gayri… İnlerinde safran var bu diyarların… Bazı baharı bekler umarsızca, bazı yazı… Çilekeş bülbülü kıskanarak… Ötleğen misali, ha kondu ha konacak tomurcuk veren dala… Bilmez misin ey gafil, saklısında yaşam gizli çiçeğin… Ne dolanıp durursun pınar başında… Olsun, hasretlik de sevdaya dahil değil mi…
Aşk ile…