
Şehirler Ekolojik, Mekansal, Ekonomik, Kültürel ve Siyasal boyutları olan yaşam alanlarıdır. Bu boyutlar oluşurken Tarihi dokusu, Nüfusu göç hareketleri, çalışma olanakları ürettiği ekonomi, devlet yatırımları, seçmen davranışları(siyaset), ve sivil toplum yapısı rol oynamaktadır.
Yöneticiler şehirlerin bu özelliklerine dikkat ederek Adil, Tutarlı, Şeffaf, Hesap Veren, Etkili ve Verimli yapı kurarak şehir sakinleri arasında iletişim kurmalıdır.
Şehir sakinlerinin temsiliyeti ve katılımı yönetimlerde sağlanmalıdır. Partilerin aldığı oy oranları ile oluşan belediye meclisleri temsiliyeti tam anlamıyla sağlanmadığı birçok araştırmaya konu olmuştur. Kent Konseyleri aracılığıyla da sivil toplum kuruluşlarının temsiliyeti artırılmaya çalışmaktadır. Ancak birkaç başarılı kent konseyi dışında ne yazık ki başarılı olunamamıştır.
Yerel yönetimleri oluşturan tüm organlar hizmet üretirken yukarıda saydığımız şehrin tüm boyutlarına dikkat ederek adım atmalıdır. Bu adımları gerçekleşmesi imkansız fantezi şeklinde olmamalıdır. Yapılabilirliği olan Hayaller kurularak yaratılmalıdır. Şehirlerimizin müşterek alanlara ihtiyaçları vardır. Toplumun tüm tabakalarına hitap eden sosyal ve siyasal özelliklerini barındıran uygulamalar olmalıdır. Hayalleri kurarken de bireyselleşen değil toplumsal yapıyı güçlendiren adımlar olmalıdır. Bu bakış açısı ile şehirlerin mevcut imar planı değişiklikleri ile oyalanan değil 30-40 yıl sonrası hedeflenen vizyon çalışmalar yapılmalıdır. Kentlerimiz de bu modeli yaratmadığımızda yerel yöneticiler imar planları eliyle kent yüzeyine müdahale ederek daha büyük problemler yaratamaya devam edecektir.