
Diyorlar ki sana, bana, bize, hepimize; ‘Hiç gerek yok…’ Biliyorsun oysa, hem dal yeşilde, hem gök mavide… Berrak sular akıp dururken süreksiz… Gerdan kırmanı, boyun eğmeni bekliyor hadsiz karanlık… İstemezci hep bir yan var iyiye ve güzele karşı… Paylaşım, eşitlik, adalet, üleşmek uzak onlara… İnat bu ya, bize de ne çok yakışır kardeşlik türküleri… İnanç halayları, isyan marşları…
İlle de bahar isteyenlerin varsıl yurdunda zulme başkaldırı bir gelenektir… Varlık içindeki yokluk düzeninde İnce Mehmet fişeği olur ateşin, barutu Dadaloğlu’ndan bulur… Pir Sultan’dır direnç, verir sırtını engin dağlara… Ne de güzel yaşamak, Nazım’a selam durup insan kalarak… Denizlere açılır ovanın bir yüzü, diğeri selam durur Köroğlu’na… Bedrettin’den alır kudretini sevi… Bitimsiz yollara düşer aşk ile…
Varlığın manası yoklukla sınanır…. Siyahın anlamı beyazla birleşir… Çirkinin güzelle, iyinin kötüyle buluşması varlık yokluk ilişkisidir anlamsız… Çelişki yok… Bir yönüyle çarpık yumaktır, dikensiz… Tezahürü hoş bir seda olsa gam yok… Lakin düşene dek sürecek çaba… Emeğin ikliminde ötesi mümkünsüz…
Var git şimdi turnalara… Semaya, doğaya, cümle dünyaya, hep canlıya… Sözümüz var… Başaracağız!