
Akıcı düşünceyi kutsayanlar sanır ki, farklı bakınca başka görülür her şey… Haklıdırlar çoğunlukla, lakin yetersizdir yaşamı, olan biteni, duyguyu, hissi izah için…
Örneğin mavi bir renktir, denizdir kimine göre, kimisine gökyüzü, bazılarına düştür…
Yeşil ise bir yapraktır, ağacın sürgünüdür, bahardır, doğadır, bazısı gerici sermaye için yeşil sıfatını yapıştırır, kimisi inanca bağlar vaziyeti…
Kızıl da bir renktir değil mi, aynı zamanda günün batımı, toprağı, kızıl komünist gibi siyasi inancı da temsil eder, bazen de kızılırmağa veya kızılbaşa varır işin ucu…
Siyah karanlıktır, zifiridir, çaresizlik, umutsuzluk, darlıktır kimilerine… Kimilerine ise beyazın yoldaşı, gecenin ayazıdır…
Gökkuşağı renklidir, kimileri için özgürlüğü simgeler, kardeşliği, barışı, bir arada yaşamı ve derin hoşgörüyü, eşsiz bir güzelliği resmeder… Yobaza ise manasız bir korku verir, ürkütür… Yok etmek isterler dünyanın rengini…
Yaşam da böyle kodlanıyor sanki, tarifi kolay, mümkünmüş gibi reçetesi…
Doğanın diyalektiği demeyeceğim, söz, oradan bağlamayacağım lafı…
İlk nefesten sonuna dek, iyiye ve güzele dair bir umuttur bizimki, hem de insan kalarak…
Usta ne de güzel söylemiş, hem de ağzına çok yakışarak; Yaşamak direnmektir!